- 22.03.2023 14:05
Yaklaşan kütüphaneler haftası nedeniyle önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Kütüphaneler bizim için sosyal yaşam, öğrenme ve okuma alanları olarak iyi değerlendirilmeli ve kültür merkezi haline getirilmelidir. Kütüphaneler İlim, Bilim, Tarih ve Hazine Saklıyor.
OKUMAK LAZIM...
Öğrenmeye, okumaya ve araştırma sahibi olmaya ihtiyaç hissetmek gerekiyor. Zira geçmişini bilmeyen toplumlar geleceklerini inşa edemez. Okuyup bilgili olmak lazım. Bilinçli davranmak ve doğru bilgileri doğru yerlerden alıp, doğru bir şekilde uygulamak lazım. Geçmişte bulunan her olay bilgi dahilinde bilinir ve anlaşılır. İnsanlık araştırma ve geliştirme üzerine ilerler. Gelişme ve araştırmaların yapıldığı yerler oldukça önemlidir. Bu araştırma yerlerinden bir tanesi de kütüphanelerdir. Kütüphaneler pek çok kitabın ve bilginin barındığı alanlardır. Eskiden insanların araştırmalarında büyük ihtiyaç duyduğu ve bundan dolayı da büyük rağbet gördüğü bu yerlerin maalesef günümüzde tam tersi, çok fazla rağbet görmemesi üzücü bir durumdur. Kütüphanelerin atıl bir yer haline gelmesi, kişileri sosyal medya, internet gibi farklı yerlere yönlendirdi. Veya tam tersi internet ve sosyal medya insanları, gençleri kütüphanelerden kopardı. İnternetten alınan doğruluğu onaylanmamış bilgi kirliliği ve kolay yoldan öğrenme tembelliği kütüphane kültürüne zarar verdi.
HAYDİ !
BU KÜLTÜRÜ YENİDEN YAŞAYALIM. KİTAP KOKAN KÜTÜPHANEDE SICAK TEMİZ VE SESSİZ BİR ORTAMDA KİTAP OKUYALIM.
İlk kütüphaneler haftası 1964 yılında kutlanmıştır. O günden beri Mart ayının son Pazartesi günü ile başlayan hafta Kütüphane Haftası olarak kutlanır.
Böylece öğrencilerde okuma alışkanlığının artması sağlanır. Okuyucuların kitaplardan daha çok faydalanmalarını sağlamak, kitaba olan ilgiyi çoğaltmak için kutlanan kütüphaneler haftası, aynı zamanda da kütüphanelerin gelişmesini sağlamak için insanların bilinçlendirilmesi hedeflemiştir. Böylece halkın, kitaplara olan ilgilerinin ve okuma zevklerinin artması için çalışmalar yapılmış ve çeşitli yerlerde kütüphaneler kurulmuştur.
Eskiden okullarda, evde, işyerlerinde ve ya benzeri yerlerde az da olsa küçük kütüphaneler olurdu. Şimdi ise bu durum hemen hemen hiç yok gibi, insanlar daha çok internet aracılığı ile ulaşmak istedikleri bilgilere doğru ve ya yanlış bir şekilde ulaşıyorlar. Ulaştıkları bu bilginin kaynakları çoğu zaman belli olmamakla birlikte bilginin kaynağı ve doğruluğu bulunmamaktadır.
DİLEĞİM ŞUDUR Kİ;
Kütüphanelerin çoğalması, kitapların korunması, okunması ve kitapların kütüphanelerde olması, insanların onlardan faydalanması için gerekli çalışmaların yapılmasıdır. Araştırmaların kütüphanelerde yapılması demek kaynakları belli olan bilgilere ulaşılması demektir. Kütüphanelerimiz okumanın yaygınlaştırılmasında önemli rol oynamaktadır.
Okuma alışkanlığı ile de doğru orantılı olan kütüphanelerimizin çoğalması, kişilerin ihtiyaç duyduğu bilgileri doğru kaynaklarından almasını sağlar.
Gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmak için kütüphanelerin çoğalması sağlamalı ve insanları okumaya özendirmeliyiz.
Çok daha güzel konforlu, güvenli, sessiz ve tarihsel mimariye uygun yapılar yapılarak kütüphaneler yaşayan, yaşatan mekanlar haline getirilmelidir.
BENCE; müze ve kütüphaneler iç içe olmalı diye düşünüyorum. Neticede her ikisinde ortak mirasdır. Tarih müzede ve kitaplardan anlaşılır. Bu iki mirası bir arada yaşamak lazım.
Ayrıca, herkesin bir kitaplığı, küçük bir kütüphanesi olması büyük bir zenginliktir. Kitapları koruyalım, bilim, fikir ve sanat eserlerine sahip çıkalım.
DÜZCE tarihi mirası ve kütüphaneleri ile çok daha büyük öneme sahip bir kent olacaktır. Her müzede bir kitaplık veya bir kütüphanesi olması tarihi okumak ve yerinde görmek için yaşanabilir bir imkan, hayal kurmak, tarihi yaşamak ve hissetmek için bir adım olabilir.
Saygılarımla esen kalın.
Yorum Yap