- 8.03.2023 11:23
Siyaset arenasında yeni senaryolar üretilmeye, ittifaklar kurulmaya, çekişmeler artmaya başlarken yeni aday adaylarından da ses çıkmaya başladı.
TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ 14 MAYIS SEÇİMLERİNDE BELLİ OLACAK.
BİR İNSAN niçin politikacı olmak ister sorusuna verilecek en makul cevap, ülkesine ve milletine hizmet etmek için olabilir. Hangi partiden olursa olsun, ilkeli bir siyasî duruş sergileyen her siyasetçi takdire layıktır. Onları alkışlar, takdir eder ve yeniden seçeriz. Yıllar önce tanıdığım bir kişinin milletvekili seçilmek için arazisini sattığını duyduğumda önce anlamakta zorlanmış, daha sonra da Türkiye’nin ortalama politikacı profilini göz önüne getirince meseleyi çözmüştüm.
MESELE PARA DEĞİL !
Siyasetçi olmak, nam, ünvan, itibar ve karizma kazandırabilir miydi ?
ESKİ siyasetçi birisiyle geçen gün karşılaştık. Son günlerde görünür olmak için özel bir gayret sarf ettiği zaten dikkatlerden kaçmıyordu. Yeniden aday olmayı, siyaset yapmayı düşünüyor musun? diye sordum.
Hiç tereddütsüz “EVET” dedi.
Milletvekilliği mi diye sorduğumda, "Onun için 3 milyon lira lazım. Benim ona gücüm yetmez” dedi. Demek ki o kadar parayı bu yolda ortaya koyan aday, seçilme ihtimali yüksek olan yerden aday olur...
MİLLETVEKİLİ SEÇİLEBİLMEK 3 MİLYON MU ?
Partilerin adaylık ücretlerine de zam gelmiş olmalı. Sanırım bunu ilk benden duydunuz. Elbette ki zikredilen miktar bir ölçü değildir ve her aday için geçerli olmayabilir. Fakat istisnalar bir kenara, bu piyasada şahsiyet, bilgi ve tecrübeden ziyade para ve itaatkar insanlara öncelik tanınır olmuş. Herkesin bildiğini kısaca tekrarlamak gerekirse: Milletvekilliği için bu kadar para harcayan kişi seçilirse, bunun yerini alacağı maaşla doldurabilecek mi ? Eee oda bir şekilde kendine göre zararını telafi edecektir. Şayet bunca gayrete rağmen seçilemezse, üyesi olduğu parti kanalıyla bir yerlere gelme veya bazı işlerini kestirmeden halletme beklentisi içine girecektir.
Seçmene Gelirsek. Seçmen Beklemede...
Büyükşehir seçmeniyle taşra seçmeninin beklentileri farklı oluyor. Politikacıya ve siyasî partilere bakış açıları çoğu zaman birbiriyle örtüşmez. Taşralı seçmen daha çok yerel düşünürken, kendisine yakın olan adaya öncelik tanır ve biraz da şahsî beklentileri açısından iş bitirici vekil veya başkanı seçmek ister. Liyakat, ehliyet ve ahlâkî ölçüler birinci derecede belirleyici sebepler değildir.
BİZİM GERÇEKLERİMİZ;
TÜRKİYE siyasi gidişatına şekil veren siyasetçi ve seçen kesimlerin profili ana hatlarıyla böyle iken, ileri demokrasiler düzeyinde bir siyasi ahlâk beklentisi içine girmeyi toplum olarak hak ediyor muyuz? Bu anlamda bizim gerçeklerimiz başımızın dik durmasına değil, başımızın düşmesine sebep oluyor. Gizli ittifaklar, uluslararası hukuksuz destekler, ihanetler, milli ve yerli olamayan siyasetçiler varken TÜRKİYE ÇAĞ atlayabilir mi ?
Bu gerçek ortadayken sonuçların mevcut durumla örtüşmesi söz konusu olabilir mi ?
BANA GÖRE HAKİKATLER;
Ekranlara yansıyan, objektiflere yakalananlar, söylenenler, söylediklerini unutanlar, vaat edilenler, uygulanabilir olması, gerçeklerle örtüşmesi, günü geldiğinde hayata geçirilme derecesine göre ortaya çıkacak. Koltuktan, kürsüden, yuvarlak masadan seçim meydanlarına, devlet yetkililerinden yerel siyasilere, genel başkanlardan, belediye başkanlarına kadar sözle eylemin ne kadar örtüştüğüne baktığımızda, bizim acı gerçeğimizi görmüş oluruz.
SONUÇ OLARAK; son derece politize olmuş, kutuplaşma yaşayan bir toplum hâline geldik veya getirildik. Seçimlere gölge düşürmek, tartışılır hale getirmek isteyen bazı kuruluş ve partiler uluslararası destek arayışında rant peşinde kayıt dışı kalacaklar.
Hizmet siyasetine, halkın geleceğine, devletin bekâsına, Türkiye'nin imajına OY VERMELİYİZ.
Geleceğimize bu noktadan baktığımızda, İnsanların bilinç alanlarını terk ederek gizli ittifaklara, uluslararası hukuksuz ihanetlere, menfaat alanlarına akın ettiği bir zamanda iyi bir gelecekten söz edemeyiz.
15 Temmuz Darbe Girişimi esnasında tankların önünde durduk, dünyaya baş kaldırdık, ekonomik darbelere ve zalimlere boyun eğmedik.
İHA, SİHA, KIZIL ELMA, GÜÇLÜ EKONOMİ, İSTİKRARLI TÜRKİYE VE YER ALTI ENERJİ KAYNAKLARI BİRİLERİNİ RAHATSIZ EDİYOR.
Gençlik yıllarımda askerî darbelere, baskı ve işkencelere şahit olan bizler DAVA ADAMLARINI, HİZMET KAHRAMANLARINI da gördük. Zahmet çektik, sabır gösterdik günü geldi AYDINLIK TÜRKİYE'yi de gördük. Bazı insanlar günü geldi paranın ve makamın karşısında insanlıklarını unuttular.
KİM Mİ BUNLAR ?
Adını duymaktan, yüzünü görmekten haz etmediğim insanlar işte.
TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNE DEMOKRASİ YOLUYLA, AHLAKLI SİYASET ANLAYIŞIYLA SAHİP ÇIKALIM.
Yorum Yap