- 27.03.2023 08:51
Düzce Damla Gazetesi’ne konuşan Ali Özkal, Celil Yağız’ı böyle özetledi:
Tiyatronun lokomotif ismi
Düzce ve tiyatro deyince akla ilk gelen isim Celil Yağız.
Bir diğer ifadeyle söylersem…
Düzce ve tiyatro arasındaki ilişki irdelenecekse Celil Yağız ile yüzleşmeden hiçbir şey yapılamaz.
Celil Yağız sadece Düzce’de önemli bir isim değil.
Aynı zamanda Düzce’de bir dönemin ismi…
27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Celil Yağız’ın vefadârı Ali Özkal’dan bir ricada bulundum…
Özkal’den ödünç alarak söylersem; "Düzce'nin ilk yerleşik, sürekli, resmen kurumsallaşmış ciddi tiyatrosunun kurucusu" Celil Yağız’ı anlatmasını istedim.
Özkal her zamanki gibi kemal-i nezaket gösterip, sorularıma tüm içtenliğiyle yanıt verdi.
Özkal’a ilk sorum Celil Yağız’la ne zaman tanıştığını sormak oldu.
Net bir tarih vermeyen Özkal, o anı dün gibi hatırlıyor:
“Celil Yağız ve yol arkadaşı, meslektaşı, Bülent Velioğlu ile birlikteliklerinin zihnimde güzel bir fotoğraf olarak yer aldığı yıllar sanırım 1990 lı yıllar… Bayram Düğün Salonu’nda seyrettiğim Pusuda, İp, Kutsal Alev (1990) gibi oyunların hem oyuncu kadrosunu hem de seyircileri arasında yer alan merhum Avni Akyol ve Mesut Yılmaz (İp oyununda) gibi insanları unutmuyorum. Arkadaşlığın ne zaman dostluğa dönüştüğü konusunda da net bir tarih vermek, takdir edersiniz ki yine mümkün değil ama önce eşim ile 15 gün sonra da Celil Yağız ile Halet Çambel’i İstanbul, Arnavutköy’deki Kırmızı Yalı’da ziyaret ettiğimizde arkadaştan öte, dostluk çizgisinde olduğumuzu en azından kendi açımdan rahatlıkla ifade edebilirim. Bu ziyaret sırasında çektiğim fotoğrafları sosyal medyada paylaştığımızda Celil Yağız ile fotoğrafların altına yazdıklarımız arkadaşlığın dostluk çizgisine ulaştığının belgesidir, diye düşünüyorum. Bu duygu ile olsa gerek Düzce Belediyesi’nden çok önce sembolik de olsa bahçemde düzenlediğim Celil Yağız Sahnesi bir takım etkinliklere ev sahipliği yaptığı gibi ziyaretçileri de eksik olmamaktadır”.
DÜZCE’NİN MUHTEŞEM İKİLİSİ
Celil Yağız, Düzce’nin kültürel hayatına damgasını vuran tiyatrosunda öncü rol oynarken yalnız değildi elbette.
Yağız’ın vefadârı Özkal sözü bir başka isme getirerek vefakârlığını bir başka anıt isimle sürdürüyor:
“Şehir Tiyatrosu kavramı Celil Yağız ve Bülent Velioğlu ikilisinin gayretleri ve tiyatroya gönül ve emek vermiş, isimleri bu sayfaya sığmayacak kadar çok güzel insanların katılımları ile Düzce’nin hafızasında yer almıştır. Hababam Sınıfı’nda müfettiş, Ayla Öğretmen oyununda Din Dersi Öğretmeni Arif Boylu, Fareler ve İnsanlar (1995) oyununda Carlson, Tamirci oyununda İhtiyar adam rolünü oynadığım oyunlardan başka iki kızımın da dahil olduğu ve birlikte oynadığımız Yalancı Aranıyor ve Salaklar Sofrası da yaşamımızda çok değerli anılar olarak yer etmişti”.
“ANILARDAN ÇOK NE VAR Kİ…”
Düzce’nin geçmişinde unutulmaz bir iz bırakan Celil Yağız’dan bahsedip de onunla ilgili unutulmayacak bir anı olur mu?
Elbette olmaz!
Ali Bey, ‘hangi birini sayayım ki’ dercesine iki elini açarak konuşmasını sürdürüyor:
“Anılardan çok ne var ki… Kırmızı Yalı’da Halet Çambel’i ziyaret, Marmaris’te kuliste muhteşem makyajı ile Atatürk olarak karşım çıkması, döner sahnenin (1995) oluşumundaki fedakârlıkları; bahçemizde karayemiş ağacının altında yaptığımız sohbet, oynadığımız oyunlar sırasında yaşanan ilginç anlar, kış günü Fareler ve İnsanlar’ı (1995) oynamak üzere Bolu’ya gidiş gelişte yaşanan zorluklar. Bülent Velioğlu’nun kaleme aldığı Celil Yağız İle Elli Yıl, yazdıklarımla, dostlarının yazdıklarıyla, basında çıkan yazılar ile tiyatro afişleri ile fotoğraflarla 110 sayfalık bir kitap olarak Düzce’nin Tiyatro Hafızası olarak basılmayı bekliyor. Benim unutamadığım anılardan çok bu anıların kayda değer ve çok önemli olduğunu düşünüyorum”.
KARTVİZİTİ KABARIK BİR KİMLİK
Peki, Celil Yağız Ekolü’nden bahsedilebilir mi?
Ali Hoca’nın yanıtı son derece net:
“Orman Bölge Şefliğinin önüne geçen tiyatro sevdası, Celil Yağız’ı başarılı oyunculuğunun ötesinde çok da iyi bir yönetmen ve öğretmen çizgisine taşımıştır ve bu bakımdan bir Celil Yağız Ekolü tanımlaması yerinde olur. Celil Yağız’ın şu veya bu şekilde dokunduğu ve oyunculuğuna yön verdiği insanlardan vefa duygusuna sahip olanlar kendilerini bu ekolden yetişmiş saymakta ve O’nu rahmet ile anmaktadırlar. Bir kentin konser ve tiyatro salonları yoksa, o kentin gençleri, çocukları bir ağıl edebiyatıyla yetişir ve bir sürü sendromu altında yok olup giderler”.
RENKLİ FOTO-RENKLİ BİR HAYAT
Tiyatro ile adı özdeşleşen Yağız’ın birden çok şapkası olduğunu söyleyen Özkal’in anlattıkları köşeye sığdırmak mümkün değil.
Özkal, Celil Yağız’ın öğrenciliği boyunca sosyal ve kültürel etkinliklerde hep başı çeken bir isim olduğunun altını çiziyor.
Celil Bey, futbol, voleybol, basketbol, atletizmin yanısıra edebiyat alanlarında da boy göstermiş.
Dahası var...
1973 Kasım ayında askerlik görevini tamamlayan Yağız, ağabeyi ile fotoğraf stüdyosunda çalışmış. İlk renkli fotoğrafı başarıyla basan kişi olmuş aynı zamanda...
Renkli fotoğraftan renkli hayat arasında yaşanan bir ömür…
Ruhu şâd olsun…
Yorum Yap