Bist■.■■
Gr. Altın■.■■
Dolar■.■■
Euro■.■■

“SAHNEYE ÇIKMAK İÇİN CAN ATIYORUM”

  • 20.02.2023 10:12

Kenan Işık, gönül verdiği tiyatroya olan aşkını ve hasretini bu cümlelerle özetliyor:

“SAHNEYE ÇIKMAK
İÇİN CAN ATIYORUM”


Düzce’nin ‘spor hafızası’ Kenan Işık ile söyleşimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

MEHMET ŞİMŞEK: Düzcespor'u çok iyi takip ediyorsunuz? Kuşatıcı tespitleriniz ve analizleriniz okurun ufkunu açıyor? Geşmişten günümüze gelen tarihsel çizgide Düzcespor'u nasıl konumlandırıyorsunuz?

BAŞKAN AYRILIRSA ZOR GÜNLER KAPIDA

KENAN IŞIK: Düzcespor’un tarihini yazdıktan sonra 1967 yılından bu güne kadar sorunlarının hep aynı olduğunu gördüm. Tesisleşme, alt yapı, sürekli gelir 1967 yılından bu güne kadar hep Düzcespor’un gündeminde olan maddeler…  Aziz Yıldırım’ın fahri başkan olduğu 1992-1993-1993-1994  sezonları hariç  Düzcespor’da görev yapan yönetimler  hep günü kurtarmaya çalışmış.  Düzce ilinin spor kenti olduğunu düşünüyorum. İlimizde yeterince futbolcu ve sporcu potansiyeli var; ancak  alt yapılarda istikrar yok. Yetenekli futbolculara yeterli şans verilmiyor. Alt yapı yaz-boz, tahtası. Bir  yönetim geliyor alt yapıya düzen veriyor; kaynak aktarıyor, alt yapıdaki futbolculara A kadroda şans tanıyor. Bir sezon sonra farklı bir yönetim geliyor alt yapı sil baştan değişiyor; alt yapıdaki futbolcular yerine A kadroya farklı takımlardan transferler yapılıyor. Düzce’li siyasetçilerin Düzcespor’u her dönem seçim malzemesi olarak kullandığını görüyorum. Bu durum 1967 yılından beri aynı. Düzcespor gibi köklü bir kulübün sürekli geliri yok. Düzce Belediyesi sürekli gelir getirecek projeler yerine günü kurtaracak maddi yardım yapıyor. Aynı şekilde Düzcespor yönetimlerinin büyük çoğunluğu günü kurtarmanın peşinde oldu. Şimdi Düzcespor’un iyi bir başkanı ve yönetim kurulu var. 22 yıl sonra takım üçüncü ligden ikinci lige çıktı. Tesisleşmede hâlâ istenilen seviyede değiliz. Düzce eski Belediye Başkanı Mehmet Keleş Düzcespor’a güzel bir tesis kazandırdı. Önceki yıllarda barakalarda, farklı yerlerde kalan Düzcespor’un  lojmanı, antrenman yapacak sahası var. Bence tek eksik alt yapının konuklayabileceği ve antrenman yapacağı bir yer. Maalesef Düzcespor Türkiye’deki birçok kulüp gibi kişilere bağımlı. Şimdiki başkan Gökhan Kapoğlu görevinden ayrıldıktan sonra Düzcespor’u zor günler bekliyor. 2022-2023 sezonuna gelince bu takım bence şampiyon olacak kapasitede.  Yönetim gereğini yapıyor. Şampiyonlukta son sözü futbolcular söyleyecek.


“GAZETEDEN PARA KAZANMAK ZORLAŞTI”

Gazeteciliğe başladığınız yıllarla günümüzü karşılaştırdığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? İlerleme doğru yolda mı gidiyor; yoksa günümüzdeki pratiğe baktığınızda eskiyi arıyor musunuz?

Hasbelkader 35 yıldır basının içindeyim. 1980 ve 90’lı yıllarda gazete sahipleri siyasilere bağımlı değildi. Gazetelerin reklam departmanı yoktu; reklam vermek isteyenler gazeteye gelir pazarlığını yapardı. Gazeteler satış ve reklamlardan para kazanıyordu. Damla gazetesinin tirajının bin olduğunu hatırlıyorum. Düzce dışındaki abone sayısı 100’ün üstündeydi. 1980’li yıllarda elektronik daktilo bile lükstü. Teknolojik olarak o yıllar bu günlerle kıyaslanamayacak derecede gerideydi.  İnternet olmadığı için herhangi bir konuda araştırmayı  kişilerden ya da kütüphanelerden  yapmak zorundaydınız. Damla gazetesinden söz etmek gerekirse gazetenin bir ağırlığı vardı. Yapılan haber ses getiriyor, gündem yaratıyordu. Siyasilerin yaptığı yanlışları korkusuzca ve tarafsız olarak yazabiliyorduk. Bugün yerel basın tamamen hükümete bağımlı… Gazete satışlarından, reklamlarından çok fazla gelir yok. Yerel gazetelerin en büyük gelir kalemi resmi ilanlar. İktidar aleyhine yazı yazdığınızda resmi ilanlar kesiliyor. 

Şimdi habere ulaşmak çok kolay, muhabirler oturduğu yerden haber yazıyor. Haberler fotoğrafları ile birlikte internetten geliyor. Bunun dışında gazetelerin büyük çoğunluğu ajanslarla anlaşmalı. Gazetelerde çalışan sayısı azaldı. Muhaberelerin araştırmaya zamanı yok. 1980 ve 90’lı yıllarda ilkokul mezonu muhabirler vardı. Şimdi Üniversite mezunları görev yapıyor; daha donanımlılar; teknolojiyi iyi kullanıyor. Bizim en büyük şansımız çok okumak ve haberi kişilere ulaşarak yazmamızdı. Düzce il olmadan önce 2 tane günlük yerel gazete vardı; şimdi sayı 6’ya çıktı. Resmi ilan pastası azaldı. Gazeteden para kazanmak zorlaştı. Alaylı gazeteci yok gibi, muhabirlerin büyük çoğunluğu İletişim fakültesi mezunu. Daha renkli, bol sayfalı gazeteler çıkıyor. Tabi bu arada sosyal medyada herkes gazeteci olmuş durumda.  Bence internet sitelerindeki gazetelere resmi ilan hakkı verilirse yazılı yerel basının ömrü çok az. Maliyetler çor arttı, gazete satışları çok düşük, bununda ötesinde artık eline kâğıda değdirip gazete okuyan sayısı her geçen gün azalıyor. Yeni nesil klişeyi bilmiyor, film tap etmesini bilmiyor, elinle mizanpaj yapmasını bilmiyor. Kimbilir belki de bilmesine de gerek yoktur. Bizim dönemki gazeteciler daha donanımlı, kültürlüydü. Çünkü bizler araştırma ya da haber yaparken okumak zorundaydık, okurken hafızalarımızda kırıntılar kalıyordu. Şimdi araştırma ve haber tekniği kopyala ve yapıştır.

DÜZCE ULUSAL ÇAPTA OYUNCULAR ÇIKARDI

Siz sadece sporda değil tiyatroda da kalem oynatan bir gazetecisiniz. Biraz da tiyatro aşkından bahseder misiniz?

Tiyatroyla tanışmam tamamen tesadüf. 1993 yılında Damla gazetesinde mizah sayfaları hazırlıyordum. Düzce Kalyon Tiyatrosu yönetmeni merhum Cafer Göksu tesadüfen hazırladığım sayfayı okumuş ve beğenmiş. Göksu, gazetemizde çalışan arkadaşı Mücahit Özcan’dan adres bilgilerimi almış ve görev yaptığım Düzce İmam-Hatip Lisesi Kütüphanesine geldi. Bana tiyatro oyunu yazmamı teklif etti. O güne kadar kısa skeçler yazmıştım; ancak oyun yazmamıştım. Uzatmayalım.  “Wandet Politika” adını verdiğim oyunu yazdım. Oyunun provaları izlemeye gittiğimde gelmeyen oyuncuların tekslerini okumaya başladım. Yönetmenimiz şiveli konuştuğumu görünce kendimi bir anda sahnede buldum. Tiyatro serüvenim böyle başladı. Kalyon Tiyatrosu’nun ayrılıp “Yeşilkent oyuncuları” adını verdiğimiz tiyatro kurduk ve bu tiyatro ile farklı oyunlar hazırladık. Sahne tozunu yuttuktan sonra bağımlı oluyorsunuz. Ben kendi tiyatromuz dışında Düzce Bölge Tiyatrosu (rahmetli Akif Çodur’un ) Düzce Gençlik Tiyatrosunun sahnelediği oyunlarda rol aldım. Bu güne kadar sahnelenmiş 7 oyunum var. Nurullah Çelebi özürlüler için oyun yazmamı teklif etti ve bu oyunum Türkiye’nin birçok ilinde seyirci ile buluştu. Uzun yıllardır tiyatrodan koptum. Düzce’ye gelen her oyunu izlemeye çalışıyorum; ancak sahneye çıkmayalı neredeyse 8-9 yıl oldu. Tiyatroya tamamen amatörce yaptık. Oyuncu kadromuzda balık satıcısı, badanacı, doktor, öğretmen, biyolog gibi farklı mesleklerden isimler bulunuyordu. Bugün popüler alan Cem Gelinoğlu da ilk sahne tozunu bizim tiyatromuzda yuttu. Gelinoğlu, tiyatromuzda  4 oyun oynamıştı. Bugün bileğinin hakkı ve yeteneği ile Türk sinemasının önemli oyuncu ve senaristlerinden biri oldu.  Kasım ayında Nurullah Çelebi (Recep İvedik filmlerinin vazgeçilmez ismi) Düzce’de geçmiş yıllarda  tiyatro, müzik  alanlarında  emek veren isimleri bir araya toplayacağını ve müzikal yapacağını söyledi. Ben 12 skeç yazdım. Kasım ayında yaşanan deprem nedeniyle çalışmalara başlayamadık. Nurullah projeyi mutlaka yapacağız diyor. Bekleyelim ve görelim. Sahneye çıkmak için can atıyorum; ancak ezber konusunda korkum var. Malum yaş kemale erdi.

GELECEK HAFTA:  GAZETECİLİKTE UNUTAMADIĞI ANILAR, GENÇLERE TAVSİYELER…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Damla Gazetesi (www.duzcedamla.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar