- 6.02.2023 10:44
Düzce’deki ‘sporun hafızası’ Kenan Işık, yeni çalışmasının şifrelerini verdi:
YENİ KİTAP YOLDA
“Her nasip vaktine esirdir” derler.
Düzce’de ‘sporun hafızası’ olarak nitelendirildiğim Kenan Işık’la iletişimimiz tastamam yukarıdaki söze oturuyor. Kendisini yıllar önce yine Damla Gazetesi’ndeki yazılarıyla tanıdım. Ne zaman Düzce’ye gelsem ısrarla takip ettiğim birkaç isimden sadece biriydi Kenan Işık.
Gün geldi, devran döndü.
O’nun ismiyle adeta özdeşleşen Düzce Damla Gazetesi’nde yazmaya başlayınca, Kenan Bey’le köşe komşusu oldum. Bu benim için meslek adına mutluluk vesilesiydi.
Ajandamda uzun zamandır kendisiyle söyleşi notlarım vardı.
Ha şimdi, ha sonra, ha bugün ha yarın derken o gün geldi çattı.
Başta da dediğim gibi ‘her nasip vaktine esirdir’.
Bizim söyleşi de öyle oldu.
Kenan Bey sorularıma uzun uzun yanıtlar verince ortaya böylesi nehir söyleşi çıktı.
Şimdi hazırsanız buyrun bakalım:
MEHMET ŞİMŞEK: Gazeteciliğe başlamadan önce birçok meslekte uğraş verdiniz. Tüm bunlardan sonra basında karar kıldınız? Gazeteciliğin önceki uğraşlarınıza göre farkı neydi?
KENAN IŞIK: Gazeteciliği başlamadan önce farklı meslek dallarında çalıştım. Çalıştığım hiçbir işte dikiş tutturamadım, istikrar sağlayamadım. Bu işleri para kazanmak ve mecbur olduğum için yaptım. İlkokuldan itibaren okumaya merakım vardı. İlkokul 3 sınıfta şiir yazmaya başladım, ortaokul ve lise yıllarında da şiir ve kısa öyküler yazmaya devam ettim. Yazmaktan büyük keyif alıyordum. Gazetecilik hayalimdeki meslekti. Gazetecilikle diğer meslekler arasındaki tek fark gazeteciliği severek yapmam , yaptığım işten keyif almamdı.
“KEŞKE BAŞKA İŞLERDE ÇALIŞACAĞIMA…”
O zaman sizden ödünç alarak sorarsam ‘keyif aldığınız’ bu alana ne zaman ve nasıl adım attınız?
IŞIK: 1985 yılında askerden geldim. Yine kısa süreli farklı işlerde çalıştım. O yıllarda mizah öyküleri ve duvar yazıları yazıyor ve bunları Gırgır, Fırt gibi dergilere gönderiyordum. Tesadüfen okuduğum Damla gazetesinde ‘Gazeteciliğe meraklı gençler arıyoruz’ ilanını gördüm. Gazeteye gidip başvuruda bulundum. Rahmetli patronumuz Ali Beşer çok sayıda müracaatın olduğunu, 10 günlük deneme sonrasında alınacak muhabiri belirleyeceğini söyledi. Bir gün sonra gazetede deneme amaçlı çalışmaya başladım. Farklı konulara yönelmem ve haber yazma rahatlığım önce gazetemiz müdürü Atilla Gösterişli’nin dikkatini çekti. Ali Abi de diğer adaylara göre bu işe daha yatkın olduğumu söyledi. 1 haftalık denemenin ardından benden sonraki adayların deneneceği ve 15 gün sonra gazetede çalışıp çalışamayacağımın belli olacağı belirtildi. 15 gün sonra adayların içinden benim tercih edildiğim söylendi ve gazetecilik maceram da başlamış oldu. Maalesef maymun iştahlılığım, istikrarsızlığım muhabirlikte de devam etti. Damla Gazetesindeki muhabirlik maceram 6 ay sürdü; daha sonra farklı işlerde çalıştım. 1986 yılında memurluk sınavını kazandım, 1987 yılında evlendim Bu süreçten sonra kendimi toparladım; hayatım düzene girdi. 1988 yılında mizah ve spor yazılarımla tekrar Damla gazetesine dönüş yaptım ve hala aynı gazetede yazmaya devam ediyorum. ‘Keşke o yıllarda farklı işlerde çalışacağıma muhabirliğe devam etseydim’ diye kendime serzenişte bulunmuşluğum vardır…
Siz Düzce’de ‘sporun hafızası’ oldunuz. Bu elbette deyim yerindeyse bugünden yarına kazanılacak bir özellik değil. Buradaki temel disiplin neydi?
2008’DEN BU YANA DÜZCESPOR’UN HİKAYESİ
IŞIK: Öncelikle sporu çok seven biriyim. 1974 yılında geçirdiğim trafik kazası nedeniyle yaklaşık 1 yıl yatalak kaldım; uzun süreli tedavi gördüm. Ayağımdaki sorun nedeniyle lisanslı olarak herhangi bir kulüpte spor yapamadım. 1970 yılından itibaren Düzcespor’un Düzce’de oynadığı neredeyse tüm maçlara gittim ve gitmeye devam ediyorum. Muhabirliğe başladığım ilk ayda spor köşe yazıları kaleme almaya başladım ve nostalji köşeleri hazırladım. Nostalji köşeleri hazırlarken geçmiş yıllarda Düzce’de spor ile ilgili bilgilere sahip oldum. 1999 Düzce depreminin ardından dönemin Düzce Valisi Fikret Güven ‘Her yönleri ile Düzce’ kitabı hazırlamaya karar verdi. Kendi alanında uzman kişilerden oluşan bir heyet oluşturuldu. Bana da Düzce’de sporun tarihini araştırma ve yazma görevi verildi. 1 aylık çalışmanın ardından Düzce’de sporun tarihini, belge ve fotoğrafları ile yazıya döküp, komisyona teslim ettim. Bugün internette Düzce’de sporun tarihi ile ilgili yazılan neredeyse tüm bilgiler bana aittir. 2008 yılında bu kez de ‘Yer Kırmızı Gök Lacivert’ başlığı altında Düzcespor’un tarihini anlatan yazı dizisi hazırladım. Düzcespor’un tarihini hem yazılı belgelerden ve hem de o yıllarda Düzcespor’da yöneticilik, antrenörlük ve futbol oynamış isimlerden derledim. Şimdi 2008 yılından sonraki Düzcespor’un hikâyesini yazmaya başladım. Bitince kitap haline getirmeyi hedefliyorum.
HAFTAYA: UNUTULMAZ ANILAR VE TİYATRO AŞKI
Yorum Yap