Bist■.■■
Gr. Altın■.■■
Dolar■.■■
Euro■.■■

AH GÜZEL AHMET ABİM BENİM...

  • 10.01.2023 13:54

Abim dediğime bakmayın… Aynı yaştaydık. Dedelerimiz kardeşti. Üstüne üstlük… O’nun dedesinin adı Ahmet, Benimde dedemin ismi Mehmet’ti 70'li yılların yaz tatillerinde geldiğimiz Düzce'de çocukluğumuz beraber geçti.

CADDE KENARINDA İKİ KATLI SEVİMLİ BİR EV
Okul bitip de yaz tatiline gittiğimizde soluğu Düzce’deki şimdilerde Açelya Sokak olan Hacı Hamdi Çıkmazı’nda alırdık.  Dede evimin caddeye bakan tarafındaki büyük bahçenin bitiminde onların iki katlı evi dikkat çekerdi.
Günümüzde tek tük kalmış olan ahşap-kerpiç karışımı yapıdan oluşan bu evin çocukluk dünyamda özel bir yeri vardı. 
Ne zaman o eve girsem, eski zaman kokusunu teneffüs ederdim.
Geçmiş zaman objelerinin serpiştirildiği mekânın sahibesi Saniye Teyze (annemin yengesi) bizi karşılar, mutfakta, hazırda ne varsa ikram ederdi.
Evin gelini Hanife Teyze ondan aşağı kalır mı?
O’nun kadar şefkatli pek az insan tanıdım ben.

UZUN YOLLARIN YORGUN ŞOFÖRÜ
Evin reisi Avni (Enver) amca koskoca yaz tatillerinde ya bir;  bilemedin iki kez görebilirdim. Uzun yolların yorgun şoförü şehirlerarasında kamyonda direksiyon sallayan bir emekçiydi.  Nadir gördüğüm Avni amcaya yaklaşmaktan çekinirdim.
O’nu çoğu zaman elinden düşürmediği sigarayla ve uykulu gözleriyle hatırlıyorum.

YAŞINDAN DAHA BÜYÜK BİR ÇOCUK
Hanife Teyze ve Enver Amca’nın büyük kızları Emine, Ahmet ve Hüseyin belleğimde taptaze canlılığını koruyor. Küçük kızları Yasemin, Hatice ve Serpil ve şu an ismini hatırlayamadığım diğer küçük kızlar ise pek net değil.
O yıllarda aynı yaşta olan Ahmet’in ağırbaşlı hâlleri ile çevresinde saygı uyandırırdı.
Ne zaman bir muziplik yapmaya kalkışsak, onun tek bakışı yeter ve artardı.
Erkek kardeşi Hüseyin ise yapı olarak o’nun tam zıddıydı.

ŞOFÖRLERİ KIZDIRAN KUZENLER
Geçtiğimiz yıl 15 Eylül’de vahim bir iş kazasıyla hayata veda eden Hüseyin Gökcan, çocukluğu ve gençliğinde içi içine sığmayan interaktif bir kişilikti.
Biraz önce bahsettiğim Eski Bolu Caddesi’nin kenarında bulunan evin üst katında dayısının oğlu ile yaptığı muziplikler aklıma geldiğinde tebessüm etmekten kendimi alamam.

Asfalt olmasına rağmen irili ufaklı çukurlara girmemek için caddede ilerlerken tozu dumana katarak adeta S harfi çizen Doğan minibüslerine ıslık çalan Hüseyin-Nazır ikilisi, şoföre ani fren yaptırır ve sonra da olanlar olurdu.
Sağa çekip ıslık çalan müşterisini bekleyen şoförler bir zaman sonra gelen giden olmadığını görünce aldatıldığını anlar ve tumturaklı bir küfür savurarak yoluna devam ederdi.

YILLARDAN SONRA GELEN TELEFON
Ahmet’le 1990’lı yıllardan sonra hiç görüşemedik.
Birbirimizden habersiz ayrı şehirlerde yaşadık.
Ama hep aynı sayfaya baktık.
Facebook’ta ESKİ DÜZCE sayfasında paylaşımlarımı görüyor ve düzenli olarak beğeni yolluyordu. Orada rahmetli dayım İbrahim Güreşir’in geçtiği bir satırdan hareketle bana mesaj yollayınca film şeridi geriye sarmıştı:
- Sen benim akrabamsın!
O saatten sonra bırakır mıyım?
Her fırsatta Ahmet’i arar, hâl hatır sorardım.
Çocukluğumuzdan bahseder, hatırladığım kişilerden bahsederdim de, hafızama hayran olduğunu söylerdi.
Annesi Hanife Teyze’nin yemeklerini hatırlattığımda bana hep şu cevabı veriyordu:
- Gelirsen yine yapar!

YERKÜRENİN YORGUNU
Babası uzun yolların bitap şoförüyse, Ahmet de bu yerkürenin yorgunuydu.
Düzce’de uluslararası pazarlarda boy gösteren bir firmanın teknikeri olarak kâh Afrika’ya kah Orta Asya’ya gidiyor, oralarda uzun süreler kalıyordu. Farklı coğrafyalardan paylaştığı karelere imrenerek bakar bu kez ben ona beğeni yollardım.

O’nunla en son kardeşi Hüseyin’i kaybettiği gün telefonla konuştuk.
Hanife Teyze’yi sormuştum da, ‘al konuş’ diyerek telefonu acılı annesine uzatmıştı.
Düzce’de buluşmada sözleşerek kısa konuşmayı noktalamıştık.

GECE YARISI GELEN TELEFON
Geçtiğimiz Perşembe gecesi İbrahim Dayımın oğlu sevgili kuzenim Murat Güreşir’in ismi telefonumun ekranına düştü.
Olağanüstü bir şey olmadan bu vakitte aramayacağını bildiğim için içim cızz etti.
Kısa bir süre önce enfeksiyon nedeniyle sağlık problemi yaşayan ‘güzel abim Ahmet’ aniden rahatsızlanınca hastaneye kaldırılmış ve vefat etmişti.
Sarsıldım!

Çocukluğumun Düzcesinden bir değer daha eksildi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Damla Gazetesi (www.duzcedamla.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar