- 9.03.2023 09:55
Teknoloji gelişirken toplumda birlik ve beraberlik olgusu siyasi söylemlere yenik düştü.
Yıllar önce haberleşmenin ve teknolojinin çok düşük düzeyde olduğu dönemlerde, komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin ne kadarda güzel olduğunu günümüzde daha iyi anlar olduk.
Teknolojinin gelişmesi ve ekonominin gelişmesi sürecinde kültürel değerlerin yıkıldığını ve toplumun bir kesiminin zenginleştiren ve belli bir zümrenin imtiyazlı hale geldiğini görmekteyiz. Gelir dağılımının her geçen gün belli bir zümreye kaydırıldığı, torpil ve adam kayırmanın her geçen gün çoğaldığı, liyakat ve ehliyeti aramak yerine, benim adamım, benim akrabam olsun sürecinin her geçen gün arttığı bu yozlaşmaya yüz tutan düzenin, siyasete, ticarete, iş hayatına ve birleştirici bir etkinlik olan spora dahi bulaştığı bir dönemi yaşamaktayız. Bu çok acı bir gerçek.
Halbuki ki Covid salgını, deprem ve benzeri doğal afetlerde bizler bütün bu kötü olaylardan uzak , toplum olma ve kardeş şuuru ile bir araya geldik. Teknolojinin en önemli ve en etkili unsuru olan dijital platformlarda yanlış haberler ve yanlış algılar üzerinde birlik ve beraberliğimize yapılan saldırılara sağ duyulu yaklaşmak yerine, taraf olmaya ve kendi penceremizden taraf tutarak, eylem ve söylemler ile olayların çıkılmaz hale gelmesine sebep olmaya devam ediyoruz.
Tarihimize bakıldığında her daim birlik ve beraberliğin en güzel örneklerini veren atalarımızı şimdilerde gelişen teknolojinin argümanları ortadan kaldırılıyor.
Her şeyden önce yaşadığımız coğrafyada bizlere her daim düşmanlık besleyenlerin varlığı toplum tarafından çok iyi bilinmektedir.
Gelişen teknolojinin iyi yönlerini alarak adalet ve toplumsal uzlaşmayı geliştirecek şekilde kullanmak yerine, taraf olarak şer odaklarının her türlü oyununa dahil olmayı seçen bir toplum olmaya devam ediyoruz.
“Öyle ki köylü milletin efendisidir” zihniyeti ile üreten bir toplumun çiftçisi, işçisi, esnafı ve memuru çalışmayı, emek harcamayı bir tarafa bırakarak, kolay para kazanmayı seçiyor. Bireyler olarak bu konuda çokta suçlu olduğumuz bilmeli, süreci analiz etmeli ve bir an önce özümüze dönmeliyiz.
Lakin bu gidişe toplum olarak dur diyemediğimiz taktirde, gençlere toplumsal değerlerimizi aktaramadığımız bu süreçte, kavgadan beslenen, kendinden başkasını düşünmeyen egoist bir nesli inşa ve imar ederiz.
Bugünden tezi yok,
Bizlerin bu konuda kendimizi ölçmeye ve bu işin neresinde olduğumuz şuuruna ermeye ihtiyacımız var.
Gelişen toplumların, sanayisi, tarımı, hayvancılığı, ticareti ve komşuluk ilişkileri ahlaklı değil. Sadece maddiyata dayalı. İlkesizce rakamların bir anda yükseldiği süreç yaşamaya devam edilir ise bu işin sonu toplumda şiddetin, öfkenin ve kargaşanın hakim olmasına sebebiyet verecektir.
Bunun en güzel örneği yaşanan depremler sonrası fahiş artan emlak ve konut fiyatları, hazır ülke mahvolmuşken bizde bu ortamdan faydalanalım deyip rakamların astronomik artması,
Yetmezmiş gibi mülkün gerçek sahibini unutup adına tapu denen bir kağıt parçasına güvenerek, insanlara buğuz edercesine çektirilen çile,
İşte bütün bunlar ele alındığında toplumda hüküm süren kolaydan para vurayım, iki kira alırım dünyamı kurtarırım açgözlülüğü hem aileyi, hem insanları daha çok bunalıma, ahlak yoksunluğuna itiyor ki,
Bu gidiş pekte hayırlı bir gidiş değil.
Yorum Yap