- 28.01.2023 10:18
Hayvan Sağlığı içerisinde kedi ve köpek sağlığı hem dünyada hemde ülkemizde son yıllarda gelişme göstermiştir. Veteriner Hekimlikte kedi-köpek hekimliğine şaşırılırken şu anda kedi-köpeğe röntgensiz veya tahlilsiz müdahalemiz hasta sahipleri tarafından ayıp karşılanıyor. Daha ilerleyen dönemlerde kedi-köpek bakan hekim yetmeyecek hasta sahiplerimiz insan hekimliğindeki gibi branşa ayrılmış hekimler talep edecektir. Örneğin göz hastalıkları uzamanı, ortopedi uzmanı veya ağız ve diş hastalıkları uzmanı hekimleri isteyecekler.
Ağız insanda büyük önem arz ettiği gibi hayvanlarda da sağlığın temel taşlarından biridir. Hatta ağız genel sağlığı doğrudan etkilemektedir. Ortalama 10-12 yıllık ömrü uzatmak için başta ağız ve diş sağlığına önem gösterilmesi gerekmektedir. Kedi veya köpekteki kötü bir ağız kendini rahatsız etmesinden yana insanında rahatsız eden bir durumdur. Genel olarak ağrı eşikleri bizlerden yüksek olduğu için ağız problemlerini bizlere çok yansıtmasalarda genel durum içten içe etkilenmeye devam eder. Eğer ağız kokusu, salya akıntısı, yeme alışkanlığında değişiklik veya davranış bozukluğu var ise aklımıza gelebilecek problemlerin başında ağız gelmektedir. İnsanda ağız boşluğunda hangi hastalıkları görüyor isek kedi ve köpeklerde de aynı durumlara rastlıyoruz. Ağızda diş eti problemleri, diş problemleri ve ağız boşluğu kanserleri olarak gruplandırarak daha detaylı hastalıklara yer verebiliriz. Yapılan bir çalışmada 3 yaş ve üzeri köpeklerin %80’inde ağız ve diş hastalıklarına dair hastalıklar saptanmıştır.
Peki bizler can dostlarımızın ağız sağlığı için neler yapmalı ve nelere dikkat etmeliyiz? Ağız problemlerinden dolayı dostlarımızda oluşan ilk semptom ağız kokusudur. Hasta sahiplerimiz bize ‘kedim çok kötü kokuyor, yaklaşamıyorum, nasıl yıkayabilirim acaba?’ sorularıyla gelmektedirler. Tabi bu soru karşısında ilk yapacağımız durum ağzını açıp bakmak oluyor. Çünkü kedilerde genellikle vücut kokusu olmamaktadır. Kedi ve köpeklerde insanlardan farklı olarak ağızdaki en temel problem diş değil diş eti problemidir. Diş eti problemi, diş tartarları, ağız enfeksiyonları, viral hastalıklar (calisivirus, herpesvirus, lösemi, kedi AİDS), yabancı cisim batmaları, metabolik hastalıklar(böbrek yetmezliği, şeker hastalığı) veya diş eti kanserleri gibi sebeplerden dolayı oluşur. Eğer dostumuzda ağız kokusu hissedersek kesinlikle Veteriner Hekimimize danışmak gerekmektedir. Belkide büyük bir hastalığın erken tanısını tespit etmemize yardımcı olacaktır.
Ağızında problem olan bir kedi-köpeğin ilk olarak hayat konforu ve refahında azalma meydana gelecektir. Mamasını yerken acıdan dolayı iştahsızlık, halsizlik ve durgunluk şekillenecektir. Özellikle sağlık durumu iyi olan geriatrik (yaşlı) kedi-köpeklerimizin ölüm sebeplerinin başlıca nedeni olmaktadır. Ağız probleminden sonra diğer hastalıklar sırası ile çıkıp ölüme kadar gidecektir. Yani ağız sağlığına önem gösterilen dostlarımızın ömrünüde uzatmaktayız.
Günümüzde ağız problemlerinin tanısında klasik göz ile muayene yeterli olmamaktadır. Röntgen kesinlikle olması gerekli hatta imkan varsa BT (tomografi) olması sahada güzel olacaktır. İlerleyen dönemlerde Veteriner Sağlığında bir çok klinik BT olmadan muayene başlamayacağı öngörülüyor. Diş ve çene kemiği yapısı kontrol edilmesi oluşan ve oluşacak problemlerin önüne geçilmesine yardımcı olacaktır. Çıplak gözle sağlıklı sanılan köpek dişlerinin % 27.8‘inin, kedi dişlerinin ise %41.7’sinin hasta olduğu saptanmıştır. Bu muayene sırasında anestezi kullanılması daha sağlıklı görüntü alınmasını ve muayene yapılmasına imkan verilecektir. Tabiki anestezi bir risktir fakat günümüzde güvenilirliği çok üst düzeyde olan anestezik madde ve yöntemler kullanılmaktadır. Öncesinde yapılacak tahliller bu riski en az seviyeye indirecektir.
Peki hasta sahipleri olarak bizler dostlarımızın ağız sağlığını korumamız için neler yapacağız? Hastalandıktan sonra tedavi etmek/ettirmek yerine korumak için tedbirler almak en sağlıklı yöntemdir. Şu anda hasta sahiplerimizin biraz tebessüm ile karşıladığı ‘dişleri fırçalama’ önerimiz koruyucu tedbirlerimizin yapı taşıdır. Diş üzerindeki mama ve bakteriyel kalıntılar ağız florasının bozulmasına ve diş eti iltihaplarına yol açmaktadır. Ağızdaki her diş ‘’açık bir yaradır’’.
Bu açık yarayı dışarıdaki tehlikeden koruyan diş-diş eti birleşiminde bulunun anatomik bir tıkaç koruma sağlamaktadır. Burada oluşabilecek bir hasar diş etinde iltihap oluşturmaktadır. Düzenli diş fırçalama bu tıkacı korumaktadır. Diş fırçalarken gerekli olan, mekanik olarak fırçanın diş üzerindeki kalıntıyı almasıdır. Fırçanın dişe dokunması bile yeterlidir. Eğer dostumuza macun kullandırabilirseniz çok daha iyi bir koruma sağlamaktadır. Bazı kedi-köpekler macuna karşı çok tepki vermektedir. Macunları sevdirebilmek için günümüzde ciğer aroma içerikli macunlar bulunmaktadır. İnsan için kullanılan ürünler dostlarımızda kullanılması sakıncalıdır. Fırçalama alışkanlığını sağlamak için yavruyken bu uygulamaya başlanması ilerleyen dönemdeki zorlanmaların önüne geçecektir. Sürekli diş eti diye ısrar etmemizin sebebi nedir? İnsanlarda en çok karşılaşılan sorun diş çürükleri olmasına karşın, kedi ve köpeklerde 1 numaralı sorun; diş eti hastalıklarıdır. Örneğin; kedilerde klasik anlamda diş çürüğü olmazken, köpeklerde diş çürükleri diğer problemlerin %10’undan daha azdır.
Kısaca özetlemek gerekirse, dostalarımızın ağız sağlığı için doğru ve düzenli bir besleme yapmalıyız, fırçalamaya özen göstermeliyiz, çiğnemeleri için oyuncak ve kemikler kullanmalıyız. Diş taşı oluşumunu engelleyen ve diş et sağlığını koruyan destekleyici ürünler kullanmalıyız. Kontrollerimizde ağız kokusuna bakılmalı. Yanaklar, diş, dil ve dil altındaki renk değişimleri incelenmeli. Anormal bir durumda Veteriner Hekimimiz ile diyaloğa geçilmelidir.
Yorum Yap